Kadın

Namus, iffet, ahlak… Kadının boynundaki zincirin en kalın halkaları

Sıradan bir adam… Yanında başı kapalı, boynu yana doğru, ne kadar eğilebilirse o kadar eğilmiş bir kadın. Ve 7-8 yaşlarında sünnet kıyafetiyle bir çocuk.  Filmmor’un 2008’de yaptığı belgesel filmde “Namus nedir?” sorusuna yanıt veriyor adam: “Eşim. Ben 20 gün 25 gün yola gidiyorum. Evinde oturup çocuklarını bekliyor, gerekirse camdan, çerçeveden bakmıyor. Benim getirdiğim paraya kanaat ediyor. Benim için namuslu kadın örneği karşınızda” diyor, Filmmor’un 2008 tarihli kısa belgesel filminde.

Kadının her bir cümlede başı daha bir yana mı yatıyor, yoksa size mi öyle geliyor, ayırt etmek mümkün değil. Bir başkası, “erkeğin namusu olmaz” diyor ve namuslu kadını da “başı kapalıdır, uzun etek giyer, genellikle eteğin altına pijama giyer” diye tarif ediyor. Hemen hemen herkes namusu kadın üzerinden tanımlıyor, kadınla bütünleştiriyor. Kadına da boynunu büküp bakmak düşüyor.

Toplumdaki namus kavramının anlamına dair onlarca örnek bulmak mümkün.  Dicle Üniversitesi’nin Amed’de yaptığı “Namus nedir?” anketine verilen yanıtlar da farklı değil. Soruya yanıt verenlerin yüzde 32,9’u “karım, bacım, annemdir” derken, kadının görevini ise yüzde 49,9 oranında “namusunu korumaktır” olarak belirliyorlar. (Yüzde 28,6’sı ise “söz dinlemek” diyor.)

Bu konuda dinin yaklaşımı ise herkese malum olmakla birlikte yine de İslami sitelerdeki yorumlardan birkaç örnek verelim. “Hayâ on kısımdır. Dokuzu kadında, biri erkektedir.” “İffet, bir genç kızın veya kadının, değeri para ile ölçülemeyen bir mücevheridir. Bu mücevheri ele geçirmek için, Allahü teâlâdan korkmayan her erkek, bütün şeytanlığını kullanır. Ele geçirdikten sonra, maksadına erişmiştir. Artık o, mücevherlikten çıkmış, adi bir taş olmuştur. Sokağa atılıverir. Bu alış-verişte, erkek, bir namus hırsızıdır. Kadın ise, mücevherini çaldırmış, bir zavallıdır.”

Başlıkta bu kavramların kadının boynundaki zincirin en kalın halkaları dedik. Çünkü ataerkil toplumun kadını kontrol altına alma ve bu kontrolü süreklileştirmede en kolay, en açık ve en şiddet içeren biçimlerde kullandığı kavramlardır bunlar. Bu kavramların kendisi bir yandan şiddeti içerirken diğer yandan da daha büyük şiddeti doğurur. Zira “namusunu, iffetini” “koruyamayan” kadın, yaşam hakkı başta olmak üzere tüm haklarından mahrum bırakılmaya mahkum olur.

Bu kavramlar aynı zamanda en rahat, en pervasız, en ikiyüzlüce kullanılan kavramlardır. Ve erkeğin zaten “namus”la işi olmadığı içindir ki en çok sözü de onlar söyler, en sert yargılamayı da onlar yapar. Kimsenin kendi yaşamına, kendi aynasına bakmadan üzerinde ahkâm kestiği konulardır bunlar… Ama ille de kadın üzerinden tartışılma gerçeğini ortadan kaldırmaz hiçbir şey!

Magazin tartışmalarına girmek değil elbet amacımız. Ama geçtiğimiz hafta ölen Defne Joy Foster’ın ardından Hıncal Uluç’un yazdıkları tam da bu ikiyüzlülüğe örnek oluşturmadı mı? Kadın, evli ve bir çocuk annesiyken, başka bir erkeğin evinde, alkollü iken ölmüştü. Bunlar yargılama için tamamen yeterli hatta fazlasıyla sabit suçlardandı! Ve ahlak zabıtası, namus bekçisi Hıncal Uluç kararı verdi, iğrençlik damlayan kalemini kırdı. “Su testisi su yolunda kırılmıştı”!

Hıncal Uluç’a ve tüm ahlak zabıtalarına ithafen kısa bir öykü: “‘İsa Zeytin Dağına gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk onun yanına geliyordu. O da oturup onlara öğretmeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya ‘Öğretmen bu kadın tam zina ederken yakalandı’ dediler. ‘Musa Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin.?’ Bunları İsa’yı denemek amacıyla söylüyorlardı. O’nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.

İsa eğilmiş parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve ‘İçinizde kim günahsızsa ilk taşı o atsın’ dedi.

Sonra yine eğildi toprağa yazmaya başladı. Bunu işittikleri zaman başta yaşlılar olmak üzere birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona ‘Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?’ diye sordu. Kadın ‘Hiçbiri efendim’ dedi. İsa ‘Ben de seni yargılamıyorum’ dedi. ‘Git artık bir daha günah işleme.’” (İncil)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu