GüncelManşet

(Yorum) (Foto) Taksim’de eylemlerin akıbeti ne olacak?

İstanbul: Bugün akşam saatlerinde Galatasaray Lisesi önünde “AKP’yi sıfırlıyoruz” çağrısıyla toplanan kitleye polis, ara sokaklarda saldırdı. Polisin 5’ten fazla kişiyi gözaltına aldığı eylemde kitle, polise havai fişeklerle karşılık verdi. Kitlenin oldukça dağınık olduğu gözlenen bu eylemler nasıl devam edecek?

Başbakan R. T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile konuşmalarının açığa çıkması ve dün de aralarında bakan çocukları ve Reza Zerrab’ın da bulunduğu 17 Aralık yolsuzluk operasyonunda tutuklananların serbest bırakılmasının ardından ülkenin dört bir yanında eylemler yapılmaya başlandı.

Bu eylemlerden birçok kesimin kulak kesildiği merkezlerden biri olan Taksim’de “AKP’yi sıfırlıyoruz” diyen yüzlerce kişi bugün (1 Mart) akşam saatlerinde “Bu pisliği devrim sıfırlar” yazılı ve Muhalif Platform imzalı pankart açtılar.

Erken saatlerden itibaren çevik kuvvet polisi, sivil polisler, TOMA ve akreplerle ablukaya alınan Taksim’de Galatasaray Lisesi önünde buluşan kitle “Hırsız Tayyip Erdoğan”, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Alo Tayyip”, “Hırsız var” vb. sloganlar attı.

 

Cihangir’de polis saldırısı

Polis kitlenin dağılmasını anons etmeye başladığı anda kitle slogan ve marşlarla beklemeye devam etti. Bu sırada grup temsilcileri ile polis arasında yapılan görüşmelerde kitlenin Tünel’e doğru yürüyebileceği söylendi. Tartışmalar sürerken kitlenin bir kısmı polis barikatına yüklendi.

Daha sonra geri çekilen kitle Galatasaray Lisesi’nden aşağı doğru inmeye başladı. Bu sırada sivil polisler kitleye saldırarak gözaltı yaptı. Bunun üzerine kitle Cihangir’in ara sokaklarına dağıldı. Yer yer basına da tepki gösteren kitle Sıraselviler’e geldiğinde burada barikat kurdu ve ateş yaktı.

Caddenin başından gelen polis, gaz atarak kitleyi dağıtmaya çalıştı. Kitle de havai fişek, sapan, ses bombaları ile polise karşılık verdi. Bir süre sonra caddenin hem başını hem de sonunu tutan polis, kitleyi arada sıkıştırmaya çalıştı ve bu sırada çok sayıda gözaltı yaşandı.

 

“Panik var, organize olmak yok mu?”

Gezi İsyanı ve sonrası süreçte pek de alışkın olmadığımız kadar kısa süren bu eyleme dair söylenebilecek pek çok şey var. Ama eylemin ardından kısaca birkaç şey söylemek yerinde olur herhalde. Daha önce Erdoğan ile oğlu arasındaki ses kayıtlarının açığa çıkması ile 26 Şubat Çarşamba akşamı Taksim’e yapılan çağrının “fos” çıkmasının (yani eylemsiz ama bol gözaltılı) ardından bu akşam da yapılan çağrının çok örgütsüz ve dağınık olduğu gözlemlendi.

Evet, diyebilirsiniz ki Gezi İsyanı ve ardından özellikle Taksim’de yaşanan çatışmalar zaten örgütsüz bir kitlenin eseriydi. Ancak aynı zamanda bu kitle “Panik yapma, organize ol!” diyecek kadar eylemine, çatışmasına sahip çıkan ve eleştirileri olsa da tüm devrimci, demokrat ve yurtsever kurumlarla beraber hareket eden bir kitleydi.

Ancak Taksim’e yapılan son iki çağrıda da bu kitlenin Taksim’e yapılan çağrılara olan hassasiyeti bilinçli olarak kullanıldığına dair bir tablo ortaya çıkıyor. Bunu yaratmak isteyenlerin amacı; daha çok sosyal medya üzerinden örgütlenen bu tip çağrılara olan güveni iyiden iyiye azaltmak ve yaydığı bu güvensizlik sonucunda Taksim’i direniş merkezi olmaktan çıkarmak olmalı… Bunun sonucunun da Gezi İsyanı ruhunu sönümlenmesi olacağı açıktır.

Bu özellikle dikkat edilmesi gereken bir konu!

 “Aynı saatlerde başka eylemler…”

Gözlemlerimizden biri de bu akşam gerçekleşen eyleme hem katılımı hem de şekli etkileyen sebeplerden birinin HDP/HDK’nin aynı saatlerde İstanbul’un birçok noktasına eylem koymuş olması…

Halkların Demokratik Partisi ve Kongresi’nin hemen her yerde kitleyi sokağa çağırmada öncülük etmesi, oldukça olumlu ve önüne koyduğu misyonunu yerine getirme iddiasında olduğunu göstermektedir. Eylemlerin karşılık bulmasının hem yerel seçimler öncesi toplumsal muhalefeti HDP öncülüğünde toparlama hem de yolsuzluklara karşı verilecek tepkiyi büyütme açısından gerekli olduğu açıktır. Hele de herkesin her gün “merkez” olarak görülen Taksim’e gelmek gibi bir olanağı yokken, muhalefetin yerellere taşınmasına öncülük etme iddiasını taşıması önemli bir girişim…

Ancak ve ancak HDP’nin dikkat etmesi gereken, bu tür çağrıları Taksim’de çatışmalı geçen eylemlerin gerçekleştiği Cumartesi akşamlarına yapmaması…

 

“Örgütlü güçler görev başına!”

Hemen hemen herkesin hemfikir olduğu konulardan biri de bu çatışmaların giderek kaçışa, çatışmasızlığa ve sürekli gözaltılara dönüşmesinde rol alan en önemli etkenlerden birinin örgütlü güçlerin burada yer almıyor oluşu…

Devrimciler, demokratlar ve yurtseverlerin ısrarlı direniş pratiklerinin yoksunluğu, dayanışmanın eksikliği kendisini burada hissettiriyor. Hele de iktidarıyla ve muhalefetiyle yolsuzluk batağında çırpınan sistem partilerine karşı ve bu kadar pislikler ortalık yere saçılmışken bu dayanışma kaçınılmazdır ve bu görev başta devrimciler olmak üzere tüm muhalif kesimlerin omuzlarındadır.

Hele de sokağa çıkmak için gözü, kulağı ses çıkaranlarda olan milyonlarca insanın varken…

 

[widgetkit id=498]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu