6 Şubat Maraş merkezli depremin ardından halkın yaralarının bir kısmı da devrimciler, ilerici ve yurtseverlerden doğru sarmak için çalışmalar devam ederken, depremden etkilenenler su gibi, çadır gibi en temel ihtiyaçlara hala ulaşılamıyor. Bir çok ciddi sorunla boğuşan bölge halkı birde bahçesinden, tarlasından olmaya başladığı için duruma tepki gösteriyor.
Son günlerde Hatay’da gündeme halkı, kendi tarlası veya bahçesinin kendisinin izni olmadan ve kim tarafından olduğu bile belli olmayan bir “işgal” durumu yaşıyor. Kimisi çadır kentlere yönlendirilirken, kendi bahçesi, evine yakın arazisinde konteyner kentlerin kurulduğunu, kendisinin ise orada barınmaya izin verilmediğini belirterek, arazisi elinden alındı mı, alındıysa neden ve ne zamana kadar elinden alındığı bilmiyor.
Bu duruma tepki gösteren ve sorularına muhatap bulamayan Cavide ile bir söyleşi yaptık.
Samandağ Sutaşı’nda yaşayan Cavide sorununa çözüm arıyor; “Bizi yardım almak, çadır kurmak için deniz kenarındaki çadır kenti adres gösterdiler ama bizim tarlamızda şuan konteynerlar var. Ben yerimi nasıl bırakıp gideyim. Bana uzaklaş demiş oluyor buradan, peki neden başkaları benim bahçemde kalıyor” sözleriyle duruma tepki gösterdi.
Cavide; “Ben 3 katlı bir evde 20 yıldır yaşıyorum, bizim bir bahçemiz var, bize sormadan, danışmadan kendilerine açtılar, bahçemiz boş bir alan, arazi yani. Bu alana, kendi arazimize konteyner kuruluyor ve peki biz ne olacağız, öğrenmek istiyoruz ne olacak. Kimseye de soramadık, bir muhatap bulamadık, kaymakamlığın daha yeri de belli değilmiş, soranlara bilgimiz yok , bize buraya kurun dediler, kimden nasıl bir talimatla buraya bunu kuruyorlar hiç bilmiyoruz. Yani şuan arazimizi aldılar bizden, Biz nereye kadar çadırlarda kalacağız, burası kimlere verilecek, el mi koyulacak onu da bilmiyoruz. Biz 4 aileyiz, biz bunu alanı kullanabilirdik, konteyner kurabilirdik, biz gittik biz kendimiz için alanımızı kullanmak istiyoruz diye izin vermediler. Bize E-Devletten kayıt olun oradan doğru size konteyner veririz diye ama şuan bizim tarlamızda başka insanlar var ve bize buradan bir şey düşecek mi bilmiyoruz.
Büyük bir belirsizlik var, biz de sadece muhtarı bulabildik ve sorunumuzu anlattık, ilgileneceğini söyledi ama bakalım. Biz yol kenarında 4 çocukla sağlıksız bir ortamda çadır kurmuş durumdayız. Biz 2 tane verilir diye duyum aldık ama biz 4 aileyiz, gerisi ortada mı kalacak. Evimiz gitti zaten, e-devletten baktık, acil yıkım yazıyordu. Sonra zaten yıkıldı, biz bazı eşyalarımızı bekleselerdi alabilirdik.
Biz eşyaların çıkarılması için bir yere, şirkete başvurduk ama 10-15 bin istediler, zaten elimizde para vs yok, çoğu eşyamız gitti öyle. Bazı evlerimizden hiç bir şey çıkarmaya izin vermediler, acele ediyorlar hemen yıkıp gidelim diye. Yani örneğin yıkılacak, bırakmıyor sen demir vs alasın, devlete aitmiş yıkılacak evdeki her şey. Şimdi burası için semt pazarı olacak deniliyor, işte konteyner kent kuruluyor pek biz ne olacağız. Biz burada evlenen oğlum, ben eltim ve kayınbabam otuyorduk şimdi 4 ailenin de evi yok ve ne olacak bilmiyoruz. Şimdi her şey sakinleşince eşyalar için verdiğiniz dilekçeye bakılıp ona göre alırsınız diyorlar ama bilmiyoruz.
Bizim talebimiz; tarlamızı aldılar, evimiz yıkıldı, biz dışardayız, hükümet bunu anlamalı, benim tarlam başkalarına verildiyse bizim ne olacağız, nerde kalacağız, bunun cevabı yok, biz kaldığımız yerde yaşamak istiyoruz. Yine ev yıkıldı ve madem her şeye demir dahil el konuldu o zaman yardımcı olacaklar, etmek zorundalar, bu halde bu aileler nereye gidecek. Bizim tarlamıza bir şeyler kuruldu, işte konteynerler filan ama bize herhangi bir yardım verilmedi ve yer gösterilmedi. Biz şuan yol kenarında çadırda kalıyoruz. Bizi yardım almak, çadır kurmak için deniz kenarındaki çadır kenti adres gösterdiler ama bizim tarlamızda şuan konteynerler var, biz burada kalmak istiyoruz. Ben yerimi nasıl bırakıp gideyim. Bana uzaklaş demiş oluyor buradan, peki neden başkaları benim bahçemde kalıyor.”
