GençlikGüncelMakaleler

İZLENİM | Maraş Elbistan: Söylenebilecek en güzel söz “Dayanışma ezilenlerin inceliğidir”

“Devletin varlığına dair hiçbir şey yok… Bu aslında bir anlamda da iyi çünkü yardımları direk ilk elden halka verebiliyoruz. Çünkü devlet geldiğinde, müdahale ettiğinde olayın ne boyuta vardığını, yardımların nasıl gasp edildiğini biz İzmir depreminde de başka deprem örneklerinde de gördük.”

Depremin ilk günü İzmir’den yola çıkmaya çalıştık ama herhangi bir ulaşım aracı bulamadığımız için çıkamadık. Ancak ikinci gün yola çıkabildik. Adana üzerinden Maraş’a geçtik. Maraş’tan da Elbistan’a. Adana’dan Maraş’a trafikten kaynaklı 7-8 saat süren bir yolculuk sonrasında varabildik. Geçtiğimiz yerler tamamen yok olmuş durumdaydı. Birçok bina yıkılmıştı geçtiğimiz ilçelerde. Bu ilçelerin durumunun burjuva medyada hiçbir şekilde yer almadığını gördüğümüzde yaşananın ne kadar vahim olduğunu daha net anlamaya başladık.

Maraş’a girdiğimizde ise gördük ki, Maraş tamamen hayalet bir şehre dönmüş. Otogarda indik. Otogarda herhangi bir yerleşime dair hiçbir belirti kalmamış. Karanlıklar içerisinde, köşe başlarında insanların ateş yaktığı, araç beklediği, araçların doğru düzgün gelmediği bir yer haline gelmişti burası. Son anda Elbistan’a geçmek için bir araç bulduk ve Elbistan’a geçtik. Gece saat 24.00 gibi Elbistan’a geldik. Gelir gelmez bazı enkaz alanlarına gitme durumumuz oldu. Yıkılan binalar dışında birçok bina da hasarlı olduğu için kent tamamen boşaltılmış vaziyette. Herkes bir yere sığınmış, bir yere kıvrılmak durumunda kalmış.

Enkaz çalışması da sadece ses gelen yerlerde yapılıyor. Halkın bize verdiği bilgi bu yönde. Bugüne kadar hatta bugün de dahil ne AFAD’ı, ne Kızılay’ı, ne de devlet namına dair herhangi bir şey görmediklerini de aktardılar.

İkinci büyük depremin Elbistan’da olması nedeniyle de ölüm oranı ya da enkazda kalma oranı biraz daha düşük. Ama kentteki yıkım çok fazla. İşin en kötü yanı da köyler. Birçok köy yolu henüz ulaşımı açılmadı. Bazılarının ise daha yeni yeni ulaşıma açıldığı bilgisini aldık. Hatta sabah saatlerinde köylere gitmek için zar zor araç bulabildik. Ancak son anda jandarma o araçları kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanmak istediği için onları da kullanamadık. Yolları açılan köylere araçla gelip gidenler oluyor ama doğalgaz, benzin ve benzeri problemler olduğu için bu da çok sağlanamıyor.

Gelenler biraz erzak alıp vb. yakın olan köylere gidiyor. Ulaşıma kapalı olan ya da yeni açılan köylere herhangi bir yardımın gitmediğini biliyoruz. Biz şu an daha çok Elbistan Hacı Bektaş Kültür Derneği üzerinden yani Cemevi üzerinden yardımları organize ediyoruz. İnsanlar gelip oradan yardımları alıyor. Gelen yardımları da buraya yönlendiriyoruz.

Tüm bu dayanışma hali içerisinde gördüğümüz şu: İnsanlar çok kötü durumda ve bizim dışımızda –en azından şu ana kadar– buraya ulaşan herhangi bir şey yok. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin geldiği söylendi ama biz görmedik. Burada herhangi bir yardımın gelmediği tam bir denetimsizlik hali var. Devletin varlığına dair hiçbir şey yok… Bu aslında bir anlamda da iyi çünkü yardımları direk ilk elden halka verebiliyoruz. Çünkü devlet geldiğinde, müdahale ettiğinde olayın ne boyuta vardığını, yardımların nasıl gasp edildiğini biz İzmir depreminde de başka deprem örneklerinde de gördük. Şu an için bir buradayız. Gelen, gelebilen ya da katkı sunabilecek herkesin bu dayanışmanın, bu kollektifin bir parçası olması gerektiğini söyleyebiliriz.

Şu an söylenebilecek en güzel söz şudur: “Dayanışma ezilenlerin inceliğidir.”

Biz de bu noktadan ele almalıyız.

Elbistan içinde çok fazla yıkılan bina var, enkaz var ve o enkazların altında kalan insanlar var. Bazılarından ses gelmesine rağmen kurtarma ekiplerinin yetersizliğinden kaynaklı herhangi bir şey yapılamadığı gerçeği de var. Dün sabah-öğlen saatlerinde anons yapılmış, biz burada değildik ama söylenene göre anons yapılmış. “Sahipsiz ölüler kimsesizler mezarlığına defnedilecek” diye.

Şu an burjuva medyaya yansıyanın çok çok ötesinde bir durum söz konusu. Biz örneğin Maraş’tan geçtik, Türkeli’nden geçtik, Nurdağı’ndan geçtik… Tüm bu geçtiğimiz bölgelerin hepsinde büyük yıkım vardı. Maraş tamamen bir hayalet şehir görünümündeydi.

Biz şimdilik bu bölgede çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Daha çok Elbistan, Nurhak ve köyleri çevresinde. Sonraki duruma göre de ihtiyaç halinde farklı noktalara da geçmeyi düşünüyoruz. Bize her nerede ihtiyaç varsa biz oraya geçmeye çalışıyoruz. Şu an için ihtiyaçlar doğrultusunda gelen yardımların dağıtılması, boşaltılması ihtiyacı var, onunla ilgileniyoruz.

Son olarak şunu da biliyoruz: Köylerde herhangi bir çalışma yapılmıyor. Bazı köylerde yıkımların olduğu, yıkımlardan kaynaklı göçük altında olan insanların olduğunu da yöre halkı söyledi. Tüm bunların ışığında hareket etmeye çalışıyoruz. Ne yapabiliriz, ne kadar yapabiliriz, nelere yetebiliriz, nereye yetişebiliriz diye sürekli kendimizi zorlayan ve yaraları da yerel halkla beraber sarmaya çalışan bir durumdayız.

(Bir YDG’li)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu