GüncelManşet

DÜNYADAN | Porto Riko’dan Ekvador’a “Sokaklarda yürüttüğümüz mücadele devam edecek”

Dünya halkları grev ve direnişlerle emperyalist-kapitalist sistemi sarsmaya devam ediyor. Porto Riko’da eğitim emekçileri okulların özelleştirilmesine karşı greve çıkarken, Brezilya’da MST’li kadınlar, suyun özelleştirilmesine karşı Nestlé’yi işgal etti ve Marielle’nin katledilmesini protesto etmeye devam ettiler. Güney Afrika’da metal işçileri kölelik yasalarına karşı sokağa çıkarken, Fransa’da binlerce kamu çalışanı grevde!

Porto Riko’da eğitim emekçileri özelleştirmeye karşı grevde

Adadaki 1.100 okulun özel işletmelere devredilmesinin önünü açan ve Temsilciler Meclisi’nin onayladığı yasal düzenlemeye karşı eğitim emekçileri ada çapında 24 saatlik greve çıktılar. Başkent San Juan’da Senato tarafından onaylanması beklenen yeni düzenlemeyi protesto eden bir gösteri gerçekleştirildi. Mitinge öğretmenlerin yanında öğrenciler de katıldı.

Yeni düzenleme, ABD’de özelleştirmenin bir biçimi olarak eğitim kurumlarının “Charter Okulları”na dönüştürülmesini öngörüyor. “Charters” denilen okullar “sözleşmeli” statüsünde özel kişiler ya da şirketler tarafından işletiliyor. “Otonom” olan bu okullar, sözde“parasız” eğitim veriyor ama aslında işletmecilere karlar kazandıracak şekilde devletten finansal destekler alıyor. (Yaşanacak Dünya)

 

Brezilya’da MST’li kadınlar, Nestlé’yi işgal ettiler

Brezilya’da MST üyesi 600 kadın, 20 Mart sabahı Minas’ta bulunan São Lourenço–Nestlé genel merkezini işgal etti. Kadınlar, Ulusal Mücadele Günü’nde, Brezilya’da gerçekleştirilen Dünya Su Forumu müzakerelerine uyarı niteliğinde işgal eylemi gerçekleştirerek, Temer darbe hükümeti tarafından suyun ulusötesi şirketlere peşkeş çekilmesini kınadılar.

MST liderlerinden Maria Gomes de Oliveira, “Susuzluğunuzu gidermek için gün boyu içtiğiniz suyu şişelenmiş olarak satın almak zorunda kaldığınızı düşünün bir kere. Bunu kimse kabul etmezdi değil mi? Bu forum suyumuzu elimizden alıp, sonra şişeleyerek bize satmak istiyor. Su rezervlerini satmak için uluslararası bir forum yapmak utanç verici! Onlar su sorununu tartışmak için değil, açık artırma ile suyumuzu satmak için oradalar. Ülkemizi bir muz fiyatına satacaklar” dedi. Oliveira “Kıta genelinde gerçekleştirilen darbeler incelenirse, ulusötesi şirketlerin doğal zenginliklerimizi yağmalama konusunda çıkarları için siyasete olan etkileri daha net anlaşılır” diyor…

 

Marielle mücadelemizde yaşıyor!

Marielle topraksız MST üyesi kadınların hafızasında yaşıyor ve kadınlar sorumluların adaletin karşısına çıkarılmasını ve ceza almasını talep ediyorlar. Maria, “Bizim ortağımızın infazından anti demokratik devletin sorumlu olduğundan hiç şüphemiz yok! Marielle her zaman mücadelemizde yaşayacak! ” diyor. (isyandan.org)

 

Yoksulların sesi Marielle’nin ardından protestolar devam ediyor

Brezilyalı feminist, LGBTİ+ ve insan hakları savunucusu Marielle Franco 14 Mart’ta uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.  Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (PSOL) üyesi Marielle Franco, suikasta uğradığında 38 yaşındaydı. Marielle solcu, feminist, siyah ve lezbiyendi, çocukluğunun geçtiği ve Brezilya’nın gecekondu semtleri olan favelalarda yaşayan ezilen, yoksul halkın sesi olmuştu. Marielle Franco, polis şiddetine karşı mücadele ediyordu ve öldürülmeden önce gecekondu semtlerinde yaşayan yoksul halka karşı polisin aşırı güç kullanmasını eleştiren açıklamalar yapmıştı.

Ölümünün ardından sokağa dökülen yüzbinden fazla insan Marielle için adalet talebini yükseltirken, Marielle’nin kanının yerde kalmayacağını belirttiler. Rio de Janeiro’da her gün siyah ve yoksul insanları öldüren şiddet ve savaşı protesto ettiler. Eyleme katılanlar, “Marielle Franco ve Anderson Gomes için adalet! Marielle yaşıyor!” sloganları attılar. Ayrıca sosyal medyada açılan #Mariellepresente etiketiyle binlerce kişi cinayetten duyduğu derin üzüntüyü dile getirdiler…

Marielle’nin öldürülmesi son dönemde sokağa taşan öfkeyi korku baskısı altına almayı ve sindirmeyi hedefliyor. Yükselişe geçen aşırı sağ ve paramiliter güçler için Brezilya bir laboratuvar haline gelirken, IŞİD benzeri köktendinci evanjelik UCKG örgütünün yaptıklarına göz yumulması, solcu militanların, halk önderlerinin katledilişi Brezilya burjuvazisinin halkı geçmişte olduğu gibi askeri faşist diktatörlük ve iç savaşla tehdit ettiğini açık bir biçimde göstermektedir. Faşist askeri darbe ya da iç savaş devletin, askeri güçlerinin halkı baskı altında tutacağı faşizan rejimleri meşru bir zemine oturtmasına imkan tanıyacaktır. Brezilya halkının Brezilya Halk Cephesi ve Brezilya Korkusuzlar Cephesi ile attığı ilk adımları daha sistematik hale getirip, tüm gücünü toplaması ve en geniş cepheden bu saldırıları püskürtmesi “bir adım bile geri atmayacağız” şiarında ısrar etmesi lazım… Brezilya kıtada mücadelenin geleceğini belirleyen önemli ülkelerden biri olarak çok kritik bir süreçten geçmektedir. (isyandan.org)

 

Güney Afrika’da metal işçileri kölelik yasalarına karşı sokağa çıktı

Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde metal işçileri sendikası NUMSA, hükümetin iş kanununda yaptığı yeni düzenlemeleri protesto eden bir gösteri düzenledi. Hükümetin 1 Mayıs’tan itibaren yürürlüğe gireceğini ilan ettiği yeni düzenlemelerle ilgili sendikanın yaptığı açıklamada “ANC hükümeti, işçilerin greve gitmesini imkansız kılmak için iş yasasını değiştirmek istiyor” denildi.

NUMSA sendikası, ayrıca, 1 Mayıs’ta uygulamaya sokulacak yeni asgari ücrete karşı çıktıklarını, belirlenen ücretin sefalet ücreti olduğunu söyledi.

Açıklamada “Yeni saatlik asgari ücret -o da tarım işçileri ve ev içi hizmet işçileri dışta tutularak- 20R (yaklaşık 1.6 dolar) olarak yasalaştırılmak isteniyor. Bu kölelik ücretidir. ‘Asgari’ olması ise sözdedir. Uygulamada ‘azami’ ücrettir. Bu, ücret bağlamında bugüne kadarki kazanımlarımızın yok edilmesi anlamına geliyor. Temel sanayi sektörlerinde 20R olarak belirlenen saatlik asgari ücret, tarım işçileri için 11R, ev işçileri için 15R olarak düşünülmektedir. Üstelik. şirket CEO’larının 8625R saatlik ücret aldıkları bir ülkede önerilmektedir bu” ifadelerine yer verildi.

Bastırılmış asgari ücretin, mücadelelerle elde edilmiş görece yüksek ücretli emekçilerin toplu işten atılmalarına sebep olacağının vurgulandığı açıklamada “Sokaklarda yürüttüğümüz mücadele devam edecek” denildi. (Yaşanacak Dünya)

 

Fransa’da binlerce kamu çalışanı grevde

Fransa’nın “ne sağcı ne solcu” Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, göreve geldiği günden bu yana ülkedeki grevlere, eylemlere, sendikaların itirazlarına aldırmaksızın tasarruf adı altında çalışanların kazanılmış haklarını gasp etmeyi amaçlıyor.

Sonbahar aylarındaki eylemleriyle istedikleri kazanımı elde edemeyen Fransız emekçileri bugün (22 Mart) düzenledikleri grevle Fransa’da hayatı durdurdu.

Paris’te hava trafiği yüzde 30 oranında aksarken tren seferleri iptal edildi, bazı okullar kapalı kaldı. Ayrıca ülke çapında 150 civarında yürüyüş gerçekleştirildi. Kalabalık ve coşkulu geçen eylemlere kamu çalışanlarının yanı sıra öğrenciler ve halk da destek verdi.

Paris’teki yürüyüş esnasında polis ve eylemciler arasında çatışma yaşandı. Polisin kovaladığı eylemcileri jop ve tekmelerle darp ettiği görüntülendi. (sendika.org)

 

Ekvador’dayerli kadınlar başkanlık sarayı önünde kamp kurdu

Bir haftalık yürüyüş sonrası geçtiğimiz Pazartesi Quito kentine gelen 100 kadar yerli kadın başkanlık sarayı önünde kamp kurarak taleplerini başkan Lenin Moreno’ya iletene dek gitmeyeceklerini söylediler. Protesto eylemine Shuar, Achuar, Waorani, Quechua, Cofan ve Sapara gibi çeşitli Yerli uluslardan geleneksel kıyafetlerini giymiş kadınlar katılıyor.

Kadınlar hazırladıkları 22 maddelik talep listesinde, yaşadıkları topraklardaki maden, baraj, petrol ve ormancılık faaliyetlerinin derhal durdurulmasını isteyerek, özellikle petrol tesisleri yakınında yaşayan kadınlara yönelik cinsel şiddet vakalarının artmasına dikkat çektiler. Protesto eylemi sırasında söz alan kadınlar, sömürü endüstrisinin bölgede nasıl bir yıkım gerçekleştirdiğini kendi tanıklıkları üzerinden dile getiriyorlar.

Ekvador Amazon Yerlileri Konfederasyonu (CONFENIAE) başkan yardımcısı Zoila Castillo, “Ekvador hükümetinin Amazon’un güneyindeki petrol ve madencilik şirketleri ile yaptığı sözleşmeleri ve/veya anlaşmaları, şirketlere tanıdığı imtiyazları iptal etmesini istiyoruz. Yerli halkların yaşadığı bu toprakların petrol, baraj, madencilik ve ormancılık gibi şirket çıkarlarını gözeten faaliyetlerden arındırılmasını talep ediyoruz. Topraklarımız kirlendi, hastalıklar arttı, iş bulamayan halkımız fuhuş, uyuşturucu, alkol bağımlığı gibi sorunlarla boğuşuyor. Bunların hepsi işsizlikten ve kirlilikten kaynaklanıyor” dedi.

Protestolar nedeniyle Ulusal Politika Yönetimi Sekreterliği kadınlara görüşme teklif etse de kadınlar, vatandaşla saray arasında arabulucuk yapan kurumun toplulukları böldüğünü, tutmayacağı vaatlerle tansiyonu düşürmeyi hedeflediğini ve kuruma güvenmediklerini belirterek görüşme talebini reddettiler. Kadınlar sadece Bakan Yardımcısı Eduardo Paredes ile kısa bir toplantı yaptılar ancak bakanı dinlemek için orada olmadıklarını ve taleplerini sadece başkana ileteceklerini vurguladılar.

Kendilerine “Orman Koruyucuları” diyen Amazon kadınları sömürü endüstrisinin son bulmasının yanı sıra tekelci şirketlerin çevreye verdiği zararları ortaya çıkaran ve halen tutuklu bulunan, Shuar ulusundan olan politik tutsakların serbest bırakılmasını talep ediyorlar. Sömürü projeleri için “bölgesel kalkınma ve ekonomik güçlenme” yalanlarıyla kendileriyle istişare yapılmasını reddeden kadınlar, topraklarıyla ilgili kendi kaderini tayin haklarına saygı gösterilmesini istiyorlar.

Yasuní Ulusal Parkı, Morona-Santiago gibi biyoçeşitliliğin yüksek olduğu bölgelerde son dönemde şirketlere verilen imtiyazların artırılmasından rahatsız olan kadınlar Çinli ve Kanadalı dev madencilik şirketlerinin bakır çıkarma uğruna topraklarını ve canlılığı yok ettiğini belirtiyorlar. Kadınlar, nehirlerinin kirletildiğini, topraklarının tahrip edildiğini, hak savunucularının öldürüldüğünü, kadınların tecavüze uğradığını ve genel olarak orman/toprak/yaşam savunucularına yönelik artan tehditler nedeniyle direnişe geçtiklerini belirtiyorlar.

Sömürü endüstrisi yerine bölgede el sanatları, kakao ürünleri ile eko turizmin geliştirilmesini isteyen kadınlar toplum yararına ekonomi projelerinin desteklenmesini talep ediyorlar. Acción Ecológica temsilcisi Martinez, “Bugünlerde kadınlar ülke çapında direnişe liderlik ediyorlar. Yerli topluluklar sömürü endüstrisine karşı bölgelerini savunmaya devam edeceklerini ve direnişe geçtiklerini söylüyorlar” dedi.

 

{gallery}dunyadan eylemler{/gallery}

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu