GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | Tribün Tartışmalarından Faşist Saldırılara

"Kürdistan’daki takımların deplasman hikayeleri basitçe taşkınlık ya da holiganlık şeklinde tarif edilemez. Zira yıllardır Kürtlerin Türkiye’nin diğer kentlerinde maruz kaldıkları şovenizmin en kristalleşmiş halleri bu maçlarda ortaya saçılmaktadır."

Geçtiğimiz haftalarda, büyük futbol kulüplerinin tribünlerinden hükümet karşıtı sloganlar atılmış ve bu, sosyal medyada da geniş yankı uyandırmış ve destek bulmuştu. Ancak hemen ardından hükümet yetkilileri ardı ardına açıklamalarda bulundular.

Hatta öyle ki Devlet Bahçeli ve birkaç MHP’li, Beşiktaş üyeliklerinden istifa ettiler. Tribünlerde siyasi hiçbir söylemin kabul edilemeyeceği şeklindeki açıklamalarla birlikte hem taraftarlar sergiledikleri tutum sebebiyle tehdit edildi hem de kulüplerin hizaya geçmeleri için çağrıda bulunuldu.

Yani tribünlerde kendilerinden başka hiçbir şeye izin verilmemeliydi. Taraftarların tehdit edilmesinin hemen ardından Ligde boy gösteren kulüplerin yönetimleri birer birer açıklamalarda bulundular. Hepsi “devletinin ve milletinin yanında”ydı.

Tribünlerde slogan atan insanlara soruşturma açıldı ve birçok insana statlara girme yasağı getirildi. Pasolig, polis fişlemesi gibi yöntemlerle bu tür süreçlerin önü çoktan açılmıştı. Zaten “futbola siyaset sokma” fikrine karşı kulüpler tek vücut olmuş ve hemen hepsinin yöneticilerinin devlet erkanıyla boy boy fotoğrafları çekilmişti bile. Sokağa, okula, iş yerine, kısaca hiçbir yere siyaset sokmama fikri tribünler için de geçerli olmalıydı. Ya onlar at koşturacak ya da hiçbir şey olmayacak.

Tüm bu karmaşanın ve tartışmanın içerisinde Amedspor, Bursa deplasmanına gitti.  Kürdistan’daki takımların deplasman hikayeleri basitçe taşkınlık ya da holiganlık şeklinde tarif edilemez. Zira yıllardır Kürtlerin Türkiye’nin diğer kentlerinde maruz kaldıkları şovenizmin en kristalleşmiş halleri bu maçlarda ortaya saçılmaktadır. Polisin sporculara işkencesi, tribünlerdekilerin linç girişimleri, konakladıkları yerlerde taciz girişimleri gibi binbir türlü saldırı gerçekleşir.

Bunun önü her zaman açıktır, çünkü hakikaten devlet tribünlerde yalnızca bunun örgütlenmesini ister yani şovenizmin.

Maçtan önce şehirde yükselen gerilimle birlikte, çeşitli spor insanları bu maçın mümkünse taraftarsız oynanması yönünde açıklamalarda bulunmaya başlamışlardı. Belli ki maç anında gelişecek saldırıların önceden biliniyordu. Amedspor kafilesinin kaldığı otelin önünden başlayan taciz ve saldırılar, maçın sonuna dek durmadan devam etti. Bu baştan aşağı faşist bir organizasyondur. Hazırlanan pankartlar ve posterler, JİTEM-kontrgerilla göndermeleri, Kürt düşmanı söylemler vs. hepsi bunun devlet eliyle gerçekleştiğini ispatlıyor. Öte yandan kamuoyunda oluşan baskı nedeniyle gözaltına aldıkları Bursaspor’lu tribün liderlerinden birkaçının polisle içli dışlı olduğu gibi hepimizin zaten aşina olduğu durumlar sosyal medyada paylaşıldı, yazıldı. Devlet istediği zaman mobilize edeceği taraftar gruplarını, daha doğrusu çeteleri her zaman beslemesini bilmiştir.

Tribün tartışmalarının dışında, ülke gündemine oturmuş aday tartışması da söz konusuydu. Bu bağlamda Kürtlere ve HDP’ye yönelik hamlelerde bulunuluyordu. Maç günü bir sürü “Toros” paylaşımı yapıldı. Özellikle İyi Partililerin “milliyetçi damarlarını” ispatlama furyasında, birbirleriyle yarışırcasına bütün faşist çevreler JİTEM-kontrgerilla göndermelerinde bulundular. Bu aslında sözün özüdür, ispatıdır. Devletin istediği siyasetsiz bir yaşam, aslında bir imha politikasıdır. İstedikleri tribün, hükümet istifa demeyecek ancak boy boy ırkçı-faşist pankartlar hazırlayacak, gerekirse linç girişiminde bulunacak bir şey olmalıdır. Yani aslında burada tribün, şovenist hezeyanlarının bir temsilidir. Birkaç sorumlu gözaltına alındı, birkaç polise soruşturma açıldı, Bursaspor’a ceza verildi ancak Devlet Bahçeli’nin sözleri durumu netleştiriyor: “Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor diye bir kulüpten de bahsedilemeyecektir. Bursaspor taraftarlarını buradan selamlıyorum. Milli duruşlarından dolayı tebrik ediyorum ancak küçük bir azınlık olan terör yandaşlarının stadyumu tahrik etmesi, Kürt kökenli kardeşlerimle olayların ilişkilendirilmesi cinayettir.

Amedspor eve döndüğünde ise havaalanında binlerce taraftar tezahüratlarla takımlarını karşıladılar. Onlarca STK ve siyasi parti Amedspor’a destek açıklamasında bulundular. Amedspor ise “Beyaz toroslarınızı da yeşilinizi de yeneceğiz!” şeklinde açıklama yaptı; Amed halkı ise “Diren Ha Diyarbekir, Diren!” şeklinde.

İnsana dair her alan siyasetin bir parçasıdır. Siyasetsizleştirme hamleleri yalnızca sistemin kendini yeniden üretmesini sağlar. Evde, işte, okulda, tribünde, siyaset her yerde!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu