GüncelMakaleler

Bir Devrim Neferi Kamo (Simon Ter Petrosyan)

"Böyle bir kişinin ilk önce varlığına inanılması zor. Acaba “Kamo” abartılmış veya kurgusal bir karakter mi?"

Hepimiz muhakkak gazetelerde, Sovyet Devrimi mücadelesi içerisinde yer almış birçok isim ile karşılaşırız veyahut duyarız. İşte onlardan birisi olan “Kamo” adı ile tarihe geçen Simon Ter Petrosyan’dır. Kamo adını muhakkak duymuşuzdur. Bugün aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen halen Kamo’nun mirası devrimci mücadelemizde örnek alınıyor, hakkında yazılan yazılar ve kitaplar okunuyorsa, onun Bolşevik iradesi aldığı devrimci eğitim ve ahlak ve elbette mücadelesi sayesinde olmuştur.

Kamo (Simon Ter Petrosyan) olağanüstü cesareti, korkusuz bir eylem ve görev adamı, gösterişten uzak iyi kalpli, özel mülkiyet ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi ve hırsı olmayan, üstün yeteneklere sahip, anında inisiyatif geliştirebilen, parti ve halkına bağlı ve onunla bütünleşmiş, hiçbir zaman özel yaşantısı olmamış, kendini Sovyet Devrimine adamış bir kişilik. Böyle bir kişinin ilk önce varlığına inanılması zor. Acaba “Kamo” abartılmış veya kurgusal bir karakter mi? Elbette bu sorular sorulmuştur. Ancak “Kamo” sizin bizim gibi “etten ve sinirden” oluşmuş gerçek bir devrimcidir. Halkın dilinden düşmeyen aynı zamanda dünya halklarına örnek olmuş, efsane bir devrimcidir.

Kamo, 1882 yılında Gori-Gürcistan’da Ermeni bir baba, Gürcü bir anneden dünyaya geldi. Tüccar bir babanın oğlu, köken olarak ruhban sınıfından gelmiştir. Ermenice’de “Ter” soyadı bunu ifade etmektedir. Hayat koşulları onu aynı çevrede oturan J.Stalin ailesi ile buluşturmuştur. Beraber okula gitmişler, aynı semtte büyümüşlerdir. J.Stalin’in babası ise toprak işleyen ayakkabıcı aileden gelmiştir. Her ikisinin babası da evde acımasız, alkolik, çevresinde faydasız kişiler olarak tanınmışlardır. Kamo’nun J.Stalin ile çocukluktan gelen arkadaşlığı, Sovyet Devrimi sırasında yoldaşlığa evrilmiştir.

Kamo’nun okula gitmesine ailesi karşı gelirken, ticaret ile uğraşıp para kazanmalarından yanadır. Fakat Kamo’nun dünyası farklı olmuştur. Onun hep hayranı olduğu kişiler Napolyon, Büyük İskender’dir. Çocukken hep onlar gibi olmayı hayal etmiştir. Okuldan atılınca asker olmak istemişti. Türk boyunduruğu altında inleyen Ermeni halkının özgürlüğü için mücadele etmenin gerekli olduğunu her zaman düşünmüştür. Ama bu düşüncelerini gerçeğe dönüştürememiştir. Daha sonra bu dönüşümü kendisi “Ben sadece Ermeniler için değil, tüm ezilenler için, milliyetçi bir gençten enternasyonalist bir devrimci oldum” diye açıklamıştır.

Kamo annesinin ölümünden sonra babasının sorumsuzluğu eklenince zorunlu olarak hali vakti yerinde olan teyzesinin yanına -beş kardeşi ile- sığınmak zorunda kaldı. Omuzlarına büyük yük alan Kamo’nun esas amacı asker olmaktı. Fakat teyzesi onun rahip olmasını istiyordu. Teyzesi, Kamo’nun bir gün bir Bolşevik olacağını hiç düşünmemiş, tasavvur dahi etmiştir. Düşünseydi herhalde dehşete düşerdi!

Kamo asker olmak istemesinin nedenini “Ermeni yurttaşları Türk boyunduruğundan kurtarmak” olarak açıklıyordu. Hatta bu amacını J.Stalin ile tanıştıktan sonra “subay” olmak istediğini söyleyerek tekrarlamıştı. Fakat Stalin’in ona cevabı “Dünyada tek kötülük Türklerin Ermenilere ettiği zulüm mü? Önce kimin kimi ezdiğini anlamamız lazım, ulusal değil, sınıfsal düşünmemiz lazım” olmuştur.

Kamo önceden sol gözü biraz şaşı olduğu için “Kosoy” adını kullanıyordu. Rusçası da iyi değildi. “Kamu”yu yanlış telaffuz ettiğinden dolayı, Stalin “senin adın bundan sonra ‘Kamo’ olacak” dedi. Kamo bu değişimi “Bir ruhban okulu öğrencisi, Çarlık rejiminin yıkılması için mücadeleye katılıyor. Beni örgütleyen yoldaşıma birçok şey için özellikle de beni devrimle tanıştırdığı, doğru yola sevk ettiği için minnettarım” diye anlatır.

Stalin: “Kamo, savaşçıları topla… Parti için para topla… Savaşçı müfrezeler oluştur …”

Yıl 1901… 1 Mayıs hazırlıkları için parti örgütü gece gündüz çalışarak, polis – jandarmanın ve ajan sürüsünün bütün baskı ve yasaklamalarına karşı, görkemli bir kutlama yapmak için çalışmalara başladı. Bildiriler, ajitasyon ve propagandalar ile Tiflis örgütü yorulmak nedir bilmeden çalıştı. Binlerce kişinin toplandığı gösterilerde Stalin yaptığı konuşmanın ardından aranır duruma düştü. Parti örgütünün Batum ile Tiflis’te kurmak istediği matbaa, tutsak örgüt faaliyetçilerinin ihtiyaçları, yaralıların tedavileri ve bir dizi örgütsel faaliyet için J.Stalin, Kamo’yu karşısına alarak “Kamo para bulmamız lazım, acil ihtiyaçlarımız için en azından 3-4 bin rubleye ihtiyacımız var” dedi.

“Bulmak” demek kamulaştırma yani zor yoluyla almak anlamına geliyordu.

“Ne olursa olsun görevimi yapmalıydım… Neye mal olursa olsun… Partinin talimatlarını yerine getirmeye hazır olmak lazım… Gerekirse öl ama görevini yap… İşte Bolşeviklerin tüm dünyaya karşı mücadele etmesini sağlayan ilke budur” diyerek anlatır o günleri…

Kamo ilk önce eczaneden, akşam üzeri ise tuhafiyeden toplamda kamulaştırılan 3 bin rubleyi, hemen götürüp J.Stalin’e teslim etti.

Her eylemden sonra Stalin ona öğütlerde bulunuyordu: “…İyi planlanmış bir kamulaştırma başarıyla sonuçlanır ama plansız hareket edersen kolaylıkla parmaklıkların arkasını boylarsın” diyordu.

Kamo, Tiflis ile Batum’da bütün fabrikatörlerini vergilendirdi. İşçilerin çalışma saatleri ile ücretlerinin yükseltilmesi istedi. Aksi halde “grev’’ ile karşılık vereceklerini patronlar ile yapılan pazarlıklarda şart koştu. Her ay fabrikatörlerden gelirlerinin % 10’luk kısmını Partiye gelir olarak sağladı.

Artık Parti örgütünün faaliyetleri genişlemişti. Tüm Rusya genelinde ihtiyaçlar çoğaldığından artık küçük çapta kamulaştırmalar yerine daha büyük meblağların içinde olduğu kamulaştırmalara karar verildi. 1907 yılında Petersburg’dan Tiflis’e 250 bin Ruble nakledileceği istihbaratı geldi. Bu istihbarat değerlendirildi ve kamulaştırıldı. Parti tarihinde ilk defa bu kadar yüksek bir meblağlı kamulaştırma Tiflis’te gerçekleştirildi.

Menşeviklerin IV. Parti Kongresi’nde “kamulaştırmaların yasaklanması” kararına rağmen, J.Stalin’in de katıldığı bu eylem başarıyla sonuçlandırıldı. Kamo, Stalin’e “seni kesinlikle böyle bir riske atamayız” demesine rağmen, Stalin yine de bu kamulaştırma eylemine katıldı. Ve bu kamulaştırma eylemi Stalin’in yerinde incelemeleri, bütün senaryoları hesaba katmaları sayesinde başarıyla sonuçlandı. Grup halinde yapılan bu eylemden sonra Lenin, “Kamo ve ekibini tebrik etmeliyiz. Partiye çok önemli bir katkıda bulundular” diyordu.

Kamulaştırılan 250 bin rublenin 23 bini sonradan kullanılmak üzere parti örgütüne ayrılırken geriye kalan miktar, çok sıkı kontroller ve her yerde yapılan aramalara rağmen Merkezi parti örgütüne aktarılmıştır. Parayı Petersburg’a götüren her yerde aranmasına rağmen Kamo’dur. Bu görevin başarılmasında sonra Lenin “Yakında önemli bir görev alacaksınız o zamana kadar dinlen. Bunu hakkettiniz” diyerek, onu övmüştür.

Kamo bu tür eylemlerden sonra hiçbir zaman “ben başardım, ben yaptım” diye kendini ne övmüştür ne de böbürlendiği duyulmuştur. Pozculuk ona uzak bir kavramdır. Tam bir adanmış dava insanıdır. Mütevazidir.

Kamo Batum’da bir valiz içerisinde Parti’nin propaganda ve ajitasyon bildirileri ile yakalanır. Stalin ise Parti evinde bir toplantıda polis baskını ile tutuklanır. Stalin Batum Hapishanesi’nde de boş durmaz. İdarenin dikkatlerini üzerine çeker. Politik tutsakların hakları için mücadele eder. Firar girişiminde bulunur. Ama başaramaz. Fakat iki yoldaşın kaçmasını sağlar. Ardından Sibirya’ya sürgün edilir. Stalin’in sürgün edilmesinden sonra Kamo aynı hapishaneye getirilir.

1905 ayaklanması gelirken hapishanede duramayan Kamo “dışarıda beni bekleyen bir sürü iş var, bir an önce firar etmeliyim” diyordu. Her ne kadar ayaklanma hedefine ulaşmamış olsa da “Ekim Devriminin provası” olarak değerlendirildi. Menşevikler Çar ile birlikte olup Bolşeviklere karşı cephe almışlar, Çar’ın devrilmesi için “silahlanın” çağrısına karşı gelmişlerdi. Daha ileri giderek Parti Konferansı yerini ihbar edecek kadar kötü durumlara düştüler. Stalin 1905 yenilgisi için “Rusya proletaryası ezilmedi sadece güç biriktirmek için bir süreliğine geri çekildi ve yeni görkemli savaşlara hazırlanıyor” değerlendirmesinde bulunuyordu.

Polis, ayaklanmanın bastırılmasından sonra terör estirmeye başladı. Stalin ve Bolşeviklerin yerlerini bildiren ve ihbar edenlere ödül verileceği ilan edilmişti.

Kamo: “Yoldaşım ve öğretmenim Stalin”

Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın ayak izlerini önceden gören Stalin tüm parti örgütlerine “savaşa hazırlıklı olmalıyız” çağrısında bulundu. Parti Konferansı’na katılan Kamo, Lenin ile ilk defa yüz yüze tanıştı. Lenin ondan “Parti ihtiyaçları için en kısa sürede 100 bin ruble bulunması”nı istedi. Kamo iki kamulaştırma yaparak Parti örgütünün isteklerini yerine getirdi.

Lenin ayrıca Kamo’ya “Kafkasya’da çalışmalar, Rusya’nın geleceği için fazla para bulup yurt dışından silah temin edilmesini, Kafkasya’da kapsamlı bomba üretim merkezi kurulması” talimatını verdi. Lenin; “barışçıl gösteriler zamanı geçti, sokaklara artık bomba ve tüfeklerle çıkmalıyız” diyordu.

“Bolşevikler için mümkün değil diye bir şey yoktur. Devrimin zaferi için her şeyi yapmaya hazırım” diyen Kamo ilk defa 1906 yılında yurt dışına çıktı. Kafkasya Örgütünün silah ihtiyacını karşılamak için Bulgaristan’dan tedarik ettiği binlerce tüfekle dolu gemi, Batum’a varmadan Romanya’da çok kötü hava şartlarından dolayı Karadeniz’in azgın sularında battı.

Bu aksaklığın tek sebebi yine Menşevikler olmuştur. Yaz mevsiminde mühimmatın taşınmasına karşı çıkan Menşevikler yüzünden, kışın deniz polisinin dikkat çekmesiyle engellenmişlerdir. Bu duruma çok üzülen Kamo’yu Stalin, “kötü oldu ama şimdi düşüneceğimiz şey bu değil. Kaybımızı nasıl telafi edeceğimize bakalım” diyerek yatıştırmıştır.

Kamo bu sefer Petersburg’dan yeni bir yurt dışı görevinde bulunmak üzere Paris-Viyana-Berlin ve başka bazı şehirleri gezip Parti’nin silah ihtiyacı için hazırlandı. Kamulaştırmalardan aldığı paranın büyük bir kısmı ile silah alıp bu sefer Odesa üzerinden Rusya’ya getirmesi gerekiyordu. Bu sefer Avrupa’yı gezerek parti için silah tedarik etmekte başarılı da oldu.

Fakat 1907 yılında Berlin’de tutuklandı. Firar etmenin kolay olmayacağını anlayınca, hastaneye sevk ettirmek için deli numarası yaptı. Ancak başaramadı. Almanlar onu Rus devletine teslim ettiler. Tiflis’te çok sıkı önlemlerin alındığı, tutukluların “açlık ile terbiye” edilmeye çalışıldığı, zulmü ile meşhur olan Metehi Hapishanesi’ne getirildi. Bütün hapishane yönetimleri tarafından tanınan Kamo’yu hiçbir hapishane barındırmak niyetinde değildi. Sıkı denetim altında Kamo’ya pranga taktılar.

Kız kardeşi ile ziyaretine gelen Stepan Şahumyan ona, “Stalin seni unutmadı, firarın için uğraşıyor” mesajını gizlice iletti. Hapishaneden hastaneye sevkini çıkarttı. Gardiyanları ayarlayıp rüşvet karşılığı kaçmasına göz yumuldu. Kura Nehri kenarında bekleyen yoldaşları ile özgürlüğüne kavuştu.

Kamo bu dönemi anılarında şöyle ifade etmektedir: “J.Stalin iyi ve kötü günde hep yoldaşları ile ilgilendi. Hapishanede olan ya da ölen yoldaşların ailesi ve çocukları ile ilgilendi onlara sahip çıktı. Bakü’de olduğu zaman benim hakkımda, yoldaşlardan bilgi aldı. Firar işini örgütledi. Kamulaştırılan paralardan her zaman bir kısmını şehit ve hapishanede olanların korunmaları için muhakkak bir köşeye koydu. Bana gönderdiği mektupta ‘umarım bu son olur, zaferimiz yakın fakat daha yapacak çok işimiz var’ demiştir. Bolşeviklerin tutuklu ve şehit aileleri için anlayışları ‘…her gün ölümcül riskler altında çalışan yoldaşlarımız bu görevi gönül rahatlığı ile yapmalı…yaşamlarını kaybetmeleri halinde ailelerinin kimseye el avuç açmak zorunda kalmayacağını bilmeliler…bu bizim için onur meselesidir …’ şeklinde oldu” diye anlatır.

Kamo (Simon Ter Petrosyan) hayatı boyunca hiç evlenmedi. Düzenli bir hayatı hiç olmadı. Hayatı hapishane, firar örgütlemek, illegal Parti faaliyetleri ve sürgün içerisinde geçti. Zaten bu koşullar altında yaşayan bir Bolşevik’in normal bir hayat kurması mümkün olabilir mi? Elbette ki hayır!

Nitekim Kamo’da “En güzel aileler otokrasi yıkıldıktan sonra kurulur…bizim aşkımız ancak bizimle aynı yolu paylaşan kişilerle mümkün olabilir…’’ demektedir.

“Yoldaşım ve Öğretmenim Stalin” kitabının yazılması için Maksim Gorki’nin, Kamo üzerinde büyük etkisi olmuştur. Tarihi bir döneme tanık olmuş, bizzat bu mücadelenin içerisinde yer almış Kamo, mücadele tarihimizin yeni nesillere ve dünya halklarına anlatılması sorumluluğunu yerine getirmiştir. Mütevazi ve alçakgönüllülüğünü kitabı yazarken de göstermiş hiçbir zaman “ben” olarak kendini öne çıkarmamıştır.

O, “Bolşevik devriminin beyni Lenin, elleri ise Stalin’dir” demiştir.

Her Partizan’ın bu kitabı mutlaka okuması dileğiyle…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu