Güncel

Ahmet Şoreş ve Firat Newal İstanbul’da anıldı

Zeki Gürbüz (Ahmet Şoreş) ve Özgür Namoğlu (Firat Newal) için İstanbul'da anma etkinliği düzenlendi.

Ölümsüzleşen MLKP komutanları Zeki Gürbüz (Ahmet Şoreş) ve Özgür Namoğlu (Firat Newal), Ölümsüzlerin ve Tutsakların Sesi Platformu’nun (ÖTSP) çağrısıyla İstanbul’da anıldı.

Şehitlerin ailesi, Alınteri, Partizan, Devrimci Parti, Mücadele Birliği, Komün ve çok sayıda kişinin katıldığı anma saygı duruşuyla başladı. Ardından sinevizyon gösterimiyle devam etti.

ÖTSP: Onların acısını değil mücadelesini de sırtlandık

ÖTSP adına yapılan açılış konuşmasında şehadet haberinin ilk anda büyük bir üzüntü yarattığı ancak daha sonra ölümsüzleşenlerin hayatını neye adadığının hatırlandığı kaydedildi. Ahmet Şoreş ve Firat Newal’in tüm benliklerini devrim mücadelesine adadığı kaydedilen konuşmada, “Göğsümüz kabardı. Şimdi kendimize şu soruyu soruyoruz, onlar hayatlarını bu şekilde şekillendirmişken bizim üstümüze düşen ne olmalı. Onların sadece acısını değil yarım kalan mücadelesini de sırtlandık. Omzumuza bir yük daha üstlendik. Anılarını her daim mücadelemizde yaşatacağız” denildi.

‘Nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşadı’

Daha sonra Zeki Gürbüz’ün eşi ve yoldaşı Nadiye Gürbüz söz aldı. Özgür’ün devrimci bir anne, babanın, devrimci bir teyze ve eniştenin arasında büyüdüğünü, ilkokula kadar illegal koşullarda yaşadığını ve kimliksizlerden olduğunu kaydeden Gürbüz, “Partili mücadele aslında onun için bir yaşam biçimiydi. Ve çok hızlı bir şekilde kendisini devrim topraklarına hazırlamak için konumlandırdı. Çok yetenekliydi. Kolunda problem olmasına rağmen o becerilerini geliştirdiği ve yoldaşlarına aktardı. Nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşadı. Nasıl şehit düşmek istiyorsa öyle şehit düştü. Anılarına sonsuza kadar bağlı kalacağız. Mücadele bayraklarını hiçbir zaman yere düşürmeyeceğiz” dedi.

‘Kararlı bir devrimciydi’

Zeki Gürbüz’ün insanın gözünü kapatıp sırtını çok rahat dayayabileceği bir komünist olduğunun altını çizen Gürbüz, şöyle devam etti:

“Çok sade bir insandı Zeki, çok kararlı bir devrimciydi. Kendimden şüphe ederdim ondan etmezdim. Ne aile, ne sevgili, ne de çocuğuyla ilişkisini partisinin ve mücadelenin önüne koymadı. Ama onları da çok güzel sevdi.

Utangaçtı, naifti ama uzlaşmacı değildi. Çok iyi bir örgütçüydü. İkna edemeyeceği insan yoktu. Çok uzun süre illegal koşullarda yaşadı, ama otobüste, minibüste insanlarla siyaset tartışır, sokaktaki insanları örgütlemeye çalışırdı. Uzun yıllar partisinin çok önemli sorumluluklarını üstlendi. Yoldaşlarını ve bizi çok güzel onurlandırdı. Anılarına bağlı kalacağız”

‘Babam şehit düştü, istediği toprakları ve mücadeleyi seçti’

Zeki Gürbüz’ün kızı Ezgi Gürbüz de babasını en son 15 yaşındayken gördüğünü ve tüm yaşamı boyunca çok sınırlı zaman dilimlerinde bir araya gelebildiklerini söyledi.

“Tam bir baba olarak zaman geçiremedik. Çocukluğumdan beri hep şunu diyorum; parti iyi ki var, iyi ki partiyle doğmuşum. Parti babamın özlemini bana azalttı” diyen Gürbüz, babasının geleneksel bir baba olmadığını vurgulayarak şu ifadeleri kaydetti:

“Babam şehit düştü, istediği toprakları ve mücadeleyi seçti. Onun yoldaşı olarak bayrağını daha sıkı tutacak, daha yükseğe taşıyacağım. Ben komutan Ahmet’in kızıyım ve ona layık olacağım. Onun kalbimde acısı var zaten boşluğu da hep vardı, ama şimdi hem babamın hem yoldaşımın boşluğu var. Ondan nasıl yüzmeyi, nasıl tavla oynarken zar tutmayı öğrendiysem, mücadelelerini de en iyi şekilde öğrenip, hepsini mücadelede yaşatacağım”

ESP: Bir fenerdir şehadetleri

ESP adına yapılan konuşmada, “O çizginin ete kemiğe bürünmüş kadrolarıdır. Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimi diyen partimizin ete kemiğe bürünmüş halidir Ahmet ve Firat yoldaşlar. Bizim bakımımızdan da bir fenerdir şehadetleri. Bu bir mücadele yoldaşlar karanlıkla aydınlığın, materyalizmle idealizmin, faşizmle özgürlüğün mücadelesi. Bu bakımdan yoldaşlar bedenleriyle, yaşamlarıyla su taşıdılar ve devam ediyorlar” denildi.

Konuşmanın devamında, “Sverdlov öldüğünde devrimin yönü değişti. Baran Serhat öldüğünde devrimin yönü değişti. Ahmet Şoreş öldüğünde devrimin yönü değişiyor. O bakımdan çizgiyi sürdürecek, sarılacak ve ölebilecek her bir kadronun Ahmet ve Firat yoldaşı bir fener olarak görmesi gerekir. Bizler bakımında da öne çıkma, sorumluluk alma, görev çağrısıdır. Anmalar buna hizmet ediyor. Çok uzun yıllardan bugüne Türkiye ve Kürdistan’da tasfiyeciliğin, reformizmin, düzeniçi siyasetin karşısında otuz yıllık kent gerilla tarihinin çok özel bir kadrosudur Ahmet yoldaş. Düşmanın işkencehanelerde söylediği şudur, ‘bir Zeki olamadınız.’ Çok özel bir kadro tipi, tasfiyecilik, kuşatma saldırısı karşısında bilmediğiniz ama sizi saran bir şey var. İşte o Ahmet Şoreş yoldaşta simgeleşiyor, kent gerillası böyle şekilleniyor” sözlerine yer verildi.

‘Özgür Avrupa’yı terk etti’

Özgür Namoğlu’nun Avrupa’yı, konformizmi bırakıp kavganın ortasına gittiği vurgulanan konuşma şöyle devam etti:

“Çizgi varlığını böyle inşa ediyor. Baran Serhat yoldaş şehit düştüğünde açık hedef olmasına rağmen Ahmet yoldaşın bayrağı alması böyledir. Egit Civan öldüğünde hemen arkasından gelen Ulaş Alankuş da çizgi var oluyor. Birleşik devrim çizgisi böyle inşa ediliyor. Bu devrim için daha fazla sorumluluk alma, kendimizi bu mücadeleye yatırma çağrısı. Amasız, fakatsız konformizimden, kendiliğindencilikten kopuş çağrısıdır. Düşman ağzı kulağında anlatıyor her gün haberlerde. Bu aslında Ahmet Şoreş yoldaşın tarihinin anlatımıdır. Bu bir savaş bir kavga bir dava her gün kendimize aynı soruyu sormalıyız; neredeyiz, ne yapıyoruz ve ne düzeyde yapıyoruz, kendimizi nasıl inşa ediyoruz. Ahmet Şoreş yoldaş son yazısında ne diyor, yalnızlaştığında, kendi başımıza kaldığımızda illa birine dert anlatmak zorunda mıyız? Ahmet ve Firat yoldaşın çağrısı çok net. Bu çizgiyi ete kemiğe büründürmek. Onların huzurunda, sizin huzurunuzda partimiz adına söz veriyorum, mutlaka başaracağız.”

Partizan: Onlar birleşik mücadelenin varlığını gösterdi

Partizan adına yapılan konuşmada, devletin her türlü kirli yöntemi kullandığı anımsatıldı. Devrim için kendini adamanın önemine dikkat çekilen konuşmada, ölümsüzleşen Ahmet Şoreş ve Firat Newal’in yaşamak istedikleri gibi yaşadıkları, istedikleri gibi şehit düştükleri söylemleri hatırlatıldı ve devletin her türlü saldırı karşısında devrimcilerin ısrarlı ve tavizsiz duruşunun bu gerçekliği özetlediği belirtildi. “Bugün Ahmet, Özgür yoldaşların büyüttüğü mücadele, Nubar Ozanyan’ın, Ulaş Bayraktaroğlu’nun, Sibel Arin’in mücadele topraklarında birleşik mücadelenin varlığını gösterdi” denilen konuşmada, hayatını devrime adayan şehitlerin mücadelesinin yaşatılacağı vurgusu yapıldı.

Devrimci Parti: Devrimin öğretmeni oldular

Devrimci Parti adına yapılan konuşmada ise Kürdistan halklarıyla birlikte devrim yapmaya karar veren devrimcilere özel bir saldırı konsepti uygulandığı dile getirildi. Ahmet Şoreş ve Firat Newal’in mücadele hayatlarına dikkat çekilen konuşmada, “Hepimize artık devrimin öğretmeni oldular, onların öğretmenliğinde birleşik devrimimizi yaşatmaya ve kazanmaya ant içiyoruz. Anlatılanlardan öğrendik ki mütevazı birer neferdiler. Bu mütevazılığı örnek alarak açtıkları yolda elimizden gelenin daha fazlasını yapmak ve yürümek gayretiyle yoldaşları selamlıyorum” ifadelerine yer verildi.

Mücadele Birliği: Bu irade kazanacak

Mücadele Birliği adına yapılan konuşmada da faşizmin saldırganlığına karşı ne kadar ağır olsa da her türlü bedelin verilmesi gerektiği belirtildi ve şöyle dendi:

“O çizgiyi sürdürmek, devrimci kararlılığı hiç vazgeçmeden devam ettirmek gerek. Ya onları tarihin çöplüğüne göndereceğiz ya da kendilerini bir süre daha ayakta tutmak için her türlü yöntemle bizi ezecekler. Tarihin önümüze koyduğu zorlu bir dönemeçteyiz. Başarabilmenin tek anahtarı düşmanın üzerine yürüyebilen emekçilerle, Kürt halkıyla, yoksullarla daha fazla güçlü bağ kurmak. Bu iradenin, cesaretin devrimcilerde olduğunu biliyoruz ve bu irade kazanacak.”

Kurum temsilcilerinin konuşması sonrası, Ahmet Şoreş ve Firat Newal’i tanıyanlar onları anlattı.

Anma müzik ve şiir dinletisiyle sona erdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu